Akademik Yayıncılıkta Hakem İncelemesinin Doğru Anlaşılması ve Uygulanması

Akademik dünyanın vazgeçilmez bir unsuru olan “hakem incelemesi,” bilimselliğin ve akademik niteliğin korunmasında kritik bir rol oynamaktadır. Ülkemizde de, dünyada olduğu gibi, birçok akademik ve mesleki yayının belirli nitelikleri taşımasını sağlamak amacıyla hakem değerlendirmesi süreçleri yürütülmektedir. Ancak, yıllar içinde yazdığım ve okuduğum sayısız hakem raporu, bu sürecin ülkemizdeki uygulamasında bazı yanlış anlamalar ve uygulamalara neden olabileceğini düşündürtmüştür. Bu blog yazısında, hakem incelemesinin ne olduğu ve ne olması gerektiği üzerine düşüncelerimi paylaşarak, bu sürecin daha etkin ve adil bir şekilde işlemesi için bazı önerilerde bulunmak istiyorum.

“Peer Review” ve “Hakem İncelemesi” Arasındaki Kavramsal Fark

İngilizce konuşan milletler, akademik yayınların değerlendirme süreci için “peer review” terimini kullanırken, biz Türkçede bu süreci “hakem incelemesi” veya “hakem değerlendirmesi” olarak adlandırıyoruz. İlk bakışta bu iki terimin aynı kavramı ifade ettiğini düşünebiliriz. Ancak, dilimizdeki “hakem” kelimesinin anlamının, bu sürecin işleyişine dair bazı yanlış algılara yol açabileceği kanaatindeyim.

Dilimizde “hakem” kelimesi, genellikle bir konuda karar verme yetkisine sahip, tarafsız bir uzmanı tanımlar. Örneğin, hukukta hakem, taraflar arasındaki uyuşmazlıkları çözen ve nihai kararı veren kişidir. Sporda ise hakem, oyunun kurallara uygun olarak oynanmasını denetleyen ve son sözü söyleyen otoritedir. Bu anlamlar, akademik yayıncılıkta hakem incelemesinin yanlış anlaşılmasına ve hakemlerin kendilerini nihai karar verici olarak görmelerine yol açabilir.

Oysa “peer review” terimi, İngilizce’de eşitler arasındaki bir değerlendirme sürecini ifade eder. “Peer” kelimesi, “eş”, “akran” veya “denk” anlamlarına gelirken; “review” kelimesi ise “inceleme” ya da “değerlendirme” anlamında kullanılır. Dolayısıyla “peer review” süreci, bir çalışmanın yazarlarıyla aynı ya da benzer uzmanlığa sahip kişiler tarafından değerlendirilmesi anlamına gelir. Bu değerlendirme süreci, esasen öneri ve geri bildirimlerle çalışmanın kalitesini artırmayı hedefler. Bu bağlamda, “hakem incelemesi” ifadesi, akademik değerlendirme süreçlerinde “peer review”un amaçladığı tarafsız ve yapıcı geri bildirim sürecinden farklı bir anlam yüklenmesine yol açabilir.

Hakemlerin Rolü Ne Olmalıdır?

Akademik ve bilimsel alanda hakemlerin rolü, yayına sunulan çalışmanın bilimsel değerini ve kalitesini artırmak için önerilerde bulunmaktır. Hakemlerin görevi, bir çalışmanın yayına uygun olup olmadığına karar vermek değil, o çalışmanın akademik niteliğini geliştirmek ve yazarın çalışmalarını daha ileri bir seviyeye taşımaktır. Bu bağlamda, hakemlerin kullandığı dil ve üslup da büyük önem taşır.

Ne yazık ki, okuduğum pek çok hakem raporunda, hakemlerin üst tondan bir dil kullandığını, yazarı ve çalışmasını sert bir şekilde eleştirdiklerini, hatta çalışmanın doğruluğunu sorguladıklarını gözlemledim. Bu tür bir yaklaşım, akademik sürecin doğasına aykırıdır ve yazarlar üzerinde gereksiz bir baskı oluşturabilir.

Hakemlerin, yazara “olmuş” veya “olmamış” gibi son karar ifadeleriyle yaklaşması yerine, “ben olsam…” diyerek, yapıcı eleştiriler sunmaları, çalışmanın gelişmesine katkı sağlayacak önerilerde bulunmaları daha doğru bir yaklaşımdır. Hakemlerin, kendilerini yazarın eşitleri olarak görmeleri ve bu doğrultuda, değerlendirmelerini empati ve yapıcı eleştirilerle sunmaları, sürecin amacına daha uygun olacaktır.

Editörlerin Rolü

Editörler, yayın sürecinin tümünün yanı sıra hakem incelemesi sürecinde de kilit bir rol üstlenirler. Editörler, makalenin yayınlanıp yayınlanmayacağına dair nihai kararı veren yetkililerdir, ancak bu karar süreci, yalnızca hakem raporlarına dayanmaz. Editörler, hakemlerin geri bildirimlerini değerlendirirken, bu raporların nesnelliğini, yapıcılığını ve bilimsel doğruluğunu göz önünde bulundurmalıdırlar. Ayrıca, hakemlerin eleştirilerinin yazarın çalışmasına nasıl bir katkı sağlayabileceğini ve bu eleştirilerin yazarın çalışmasını geliştirmesi için nasıl yönlendirilebileceğini değerlendirmelidirler. Editörler, hakemlerin yargılayıcı değil, rehberlik edici bir tavır sergilemelerini teşvik etmeli ve gerektiğinde hakem raporlarına yönelik geri bildirim vererek, sürecin tarafsız ve adil bir şekilde işlemesini sağlamalıdırlar. Bu nedenle, editörlerin rolü, sadece postacı olmakla sınırlı değil, sürecin dengeli ve objektif bir şekilde yürütülmesini sağlamakla da ilgilidir.

Önerilerim

Bu bağlamda, “hakem incelemesi” sürecinin doğru bir şekilde anlaşılması ve uygulanması için birkaç öneri sunmak istiyorum:

  1. Hakem Eğitimi ve Farkındalığın Artırılması: Hakemlerin, “peer review” sürecinin amacını ve rolünü doğru bir şekilde anlamalarını sağlamak için eğitim programları düzenlenebilir. Bu programlar, hakemlere yapıcı geri bildirimler sunmayı ve yazarla hiyerarşik bir konumlanma algısı oluşturmadan tarafsız değerlendirme yapmayı öğretmelidir.
  2. Dil ve Üslup Duyarlılığı: Hakemler, raporlarında kullandıkları dil ve üslup konusunda daha duyarlı olmalıdır. Eleştirilerini yıkıcı değil, yapıcı bir şekilde sunmalı, yazarların çalışmalarını geliştirmelerine yardımcı olacak önerilerde bulunmalıdırlar.
  3. Editörlerin Rolünün Vurgulanması: Editörlerin, hakem raporlarını değerlendirirken, hakemlerin yargılayıcı bir tavır sergilememeleri gerektiğini göz önünde bulundurmaları ve hakemlere bu konuda geri bildirim vermeleri önemlidir. Son kararın editör tarafından verildiği bilinci, süreç boyunca korunmalıdır.
  4. Hakem Raporlarının Standartlaştırılması: Hakemlerin kullanacakları değerlendirme kriterleri ve rapor formatları standart hale getirilebilir. Bu standartlar, değerlendirme sürecini daha objektif ve tutarlı kılacaktır.

Özetle, “hakem incelemesi” sürecinin doğru anlaşılması, akademik çalışmaların kalitesini artıracak ve bilimsel ilerlemeye katkıda bulunacaktır. Bu süreç, karar verici otoritelerden ziyade, eşitler arasında bir değerlendirme ve geliştirme süreci olarak görülmelidir. Hakemlerin bu süreçteki rolü, yazarları yargılamak değil, onlara rehberlik etmek olmalıdır. Bu bakımdan, bu sürecin doğru bir şekilde işlemesi için hakemlerin rollerini ve sorumluluklarını doğru anlamaları gerekmektedir. “Peer review” kavramının özündeki “akran değerlendirmesi” anlayışının ülkemizde de anlaşılabilmesi için, belki de “hakem incelemesi/değerlendirmesi” terimi yerine “akran incelemesi/değerlendirmesi” teriminin kullanılmaya başlanması yerinde olabilir.