Verginin karşılıksız olması kimi yükümlülerin ona karşı direnç göstermesine, hiç vergi ödememe, vergi yükünü en aza indirme veya yükümlülüğünü başkasına aktarma arayışlarına girmelerine yol açabilmektedir. Kamu maliyesinde vergiye karşı tepkiler adı altında ele alınan bu çabalara girişen yükümlüler vergi kaçırmanın ya da en azından vergiden kaçınmanın yollarını ararlar. Bu amaçla, ticari hayatın normal işleyişi içinde pek de akla gelmeyecek sözleşme şekillerini geliştirerek, vergiyi doğuran olayın gerçekleşmesini engellemeye çalışırlar. Bazı yükümlüler vergiye bir tepki olarak özel hukukun araçlarından yararlanarak vergi borcunu etkilemeye çalışırken, Türk Vergi İdaresi de, elindeki diğer araçların yanı sıra, “ekonomik yaklaşım”a sıkı sıkı tutunur.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ise Vergi İdaresi, aynı amaçla “özün şekle üstünlüğü ilkesi”nden yararlanır. “Ekonomik öz” olarak da adlandırılan bu ilke, ABD Vergi İdaresi ve mahkemeleri tarafından vergiden kaçınmayı ve vergi kaçırmayı önlemek amacıyla yaygın şekilde kullanılan dört ilkeden biridir.
Özün şekle üstünlüğü ilkesini ve diğer üç ilkeyi incelemeye çalıştığım yazım Ankara Barosu Dergisi’nin yeni sayısında (2012-2) yayınlandı.
Yazıma buradan, derginin tümüne ise buradan ulaşabilirsiniz.